top of page

Cunda - Ayvalık Gezi Rehberi
21.10.17 | Gonca Kaya

Uzun zamandır bir Cunda planı aklımdaydı. Ancak yaz aylarında çok kalabalık olduğunu duyduğumdan, Cunda planını sonbahara ertelemiştim. Yalnız itiraf etmeliyim ki biraz fazla ertelemişim. Bir tık daha sıcak ve kalabalık olsaydı, herhalde tadından yenmezdi. Buradan da anlaşıldığı üzere Cunda’yı çok sevdim. Sakinliği, kendine has havası ve samimiliği ile kalbimizi fethetti.

Ayvalık Cunda

Cunda’ya nasıl gidilir?

Aslında Cunda Alibey adası olarak da biliniyor ve kendisi, Ayvalık koyunda yer alan irili ufaklı 22 adadan birisi oluyor. Bu adalardan sadece Cunda’da yerleşim varmış. Gel gelelim yolculuğun başlangıcına; Cunda’ya giderken biz vakit kaybetmemek açısından uçak ile ulaşımı tercih ettik. Açıkçası araba ile gidilse de aşağı yukarı aynı zaman dilimine denk gelir. Tabi feribot kullanırsanız. Bunu da belirtelim.

Cunda’ya uçakla gitmek isterseniz; Edremit hava alananına gidip, oradan 2 vesaitle adaya ulaşabilirsiniz. Körfez birlik otobüsleri Ayvalık merkeze kadar gidiyor. Oradan da bir minibüse atladınız mı verelini Cunda :)

Havalimanından araba kiralamak veya transferle gitmekte diğer seçeneklerden olabilir.

Ayvalık’tan Cunda’ya giderken 2 köprü geçiyorsunuz. Hatta bir tanesi Türkiye'nin ilk boğaz köprüsüymüş. Tabela ile de bunu belirtmişler.( İstanbul'daki köprüleri düşününce çok samimi geldi bu köprü )

Cunda’ya giden iki yol var bu arada eski ve yeni yol minibüsler eski yolu kullanıyorlar. Bu iki yolu halka gibi düşünürsek Cunda tam ortada kalıyor.

Ayvalık

Peki Cunda’da gezilip görülecek yerlere gelelim;

Cunda Bi Gezdik Geldik Kısmı:

Baştan söyleyelim gezimizi sonbaharda yapmış olduğumuzdan bu kısım Cunda plajlarını içermemektedir. Cunda’yı gezmek için yarım gün yetiyor. Tabi birbirinden tatlı cafeler ve sokaklarda fotoğraf çekme ve çekilme işi devreye girdiğinde yarım gün tüm günü bulabilir. Her köşe kendine has ve güzel.

Gezmeli kısmının ilk durağı eskiden Metropol Kilisesi olan Rahmi Koç müzesi.

Rahmi Koç Müzesi

1873 yılında inşa edilen Kilise, Taksiryarhis’e yani Baş Koruyucu Melekler Cebrail ve Mikail atfedilmiş. 2011 yılında Rahmi Koç Müzecilik ve Kültür vakfına tahsis edilmiş ve 2014 yılında ziyarete açılmış. Biz gezerken keyif aldık mutlaka gidin deriz.

Ziyaret için Gün ve Saatler:

 

1 Ekim - 31 Mart 10:00 - 17:00

1 Nisan - 30 Eylül 10:00 - 19:00

Pazartesi günleri kapalılarmış.

 

Öğrenci: 2TL

Tam: 5TL

Agios Yannis Kilisesi/ Sevim ve Necdet Kitaplığı

Baştan söyleyelim Agios Yannis Kilisesi, Aşıklar Tepesi, Sevim ve Necdet Kent Kitaplığı hepsi aynı yerde bulunmakta.

Konuya açıklık getirmek gerekirse bu yapını dünü Agios Yannis Kilisesi, bugünü ise Sevim ve Necdet Kütüphanesi.

Sevim ve Necdet Kent Kütüphanesi oğulları Muhtar Kent’in babasından kalan kitapları bağışlamasıyla zenginleştirilmiş. Çok büyük bir kitaplık değil ancak insanın araştırma yapmak isteyeceği bir kitaplık olduğunu söyleyebilirim.

Kütüphane ve Kafesi yaz-kış her gün 09:30 ve 17:30 saatleri arasında açık. Girişler de ücretsiz.

Nostalji Cafe

Manzarasıyla insanı etkilemeyi başaran kafede bir şeyler içmeden buradan ayrılmayın derim. Huzur var manzarada fazla fazla :)

Tarihi Yeldeğirmeni

Nostalji kafede churchilllerimizi yudumlarken, bize oldukça yakın görünen Tarihi Yeldeğirmenini sıradaki rotamız olarak hemen gözümüze kestirdik. Sandığımız kadar yakın olmasa da, yakın denilecek bir mesafede.

Gezilecek yerler sınırlı olunca yeme ve içme meselesi daha bir gündeme geliyor. Yani Cunda’nın küçük olduğuna bakmayın. Sayısız mekan ziyaretinizi bekliyor.

Taş Kahve

Sanırım en merak ettiğimiz yerdi. Şuradan anlayın Cunda’ya ayakbasar basmaz Taş Kahve’nin yolunu tuttuk. Kahvaltı için çok zengin bir menü yok ancak bizim gibi omlet menemen neyimize yetmiyor ki deyip, Taş Kahve’de kahvaltı yapabilirsiniz. Sonra da kahvenizi söyleyip denize karşı kurulursunuz. (Beni biri ışınlasıın)

Cook Point

Kahvaltı için önerebileceğimiz bir mekan. Çeşitleri bol, sunumları güzel ve mekan da çok sevimli eee daha ne olsun biz sevdik, tavsiye de ederiz.

Karadeniz Pastanesi

Pastanenin bulunduğu sokak Cunda’nın en tatlı sokağı olabilir. Mekanın tatlığının yanına kurabiyelerin ve Lor tatlısının lezzeti eklenince olaylar boyut değiştiriyor ve öğlen yemeği faslını kurabiye ve tatlı ile kapatıyoruz.

Lokma İmparatoru

Herhalde şanını duymayan kalmamıştır. Bizzat hamurun yapılışı hariç tüm aşamalarını izledik. Çok zahmetli bir iş ve çok leziz görünüyor. Yalnız görünüşü sizi bizim gibi porsiyonu bol tutma yanlışına götürmesin efenim. Zira bu güzel lokmaları ziyan etmek istemezsiniz. Abartmıyorum en küçük boyu 3 kişi yetecek bollukta.

Cunda Körfez Restorant

Aslında başka planlarımız vardı. Heep adanın akşam serin olması hem gitmeyi planladığımız mekanda kimseciklerin olmaması bizi Cunda Körfez Restorana sürükledi. Gördüğümüz en dolu mekanlardandı. Hizmet çok iyiydi. Porsiyonlar oldukça doyurucuydu. Tat olarak çok farklı değildi ancak bizim keyifli bir akşam geçirmemizi sağladı. İkram ettikleri Lor tatlısı da pek bir hoştu. <3

Cunda’da gitmeyi istediğimiz başka yerler de vardı tabi.

Mesela;

Lal Girit Mutfağı

Ayna

Son Vapur

Bay Nihat

Vino Şarap Evi

Orman Coffee / Cocktail

Dondurmacı Celal

Sade Coffe & Tea Artisan

Liste uzar gider..

Son olarak Cunda temalı hediyelik eşyalarda alıp, Cunda turumuzu noktalıyoruz. Ama bitmiyor daha Ayvalık var diyerek Ayvalık’a geçiyoruz.

Ayvalık rotamız aslında kısa ve net Şeytan Sofrasında gün batırılacak;

Güler Pastanesinde Lor tatlısı yenilecek, Tostçular Çarşına gidip, esnafın daveti karşısında panik yapıp gördüğümüz ilk tostçuda tost yenilecek ve ya bir kilise varmış adıda Taksiryarhis’miş deyip kiliseye gidilecek.

Ve güzel Ayvalık’a veda edilecek. Kısa da olsa gezimiz ne iyi etmişiz gelmekle dedik.

İyi gezmeler,

bottom of page