Kürk Mantolu Madonna
17.10.2016 | Gonca Kaya
Kürk Mantolu Madonna şüphesiz ki Sabahattin Ali’nin en gözde romanlarından, bu durumun en büyük kanıtı olarak; bugün hala en çok okunan kitaplar listesine baktığınızda bu eseri rahatlıkla görebilirsiniz.
Yazar eserinde karakterleri adeta yaşatmış. Romanı okumuyor, izliyormuş hissinin, beni kitap bitene kadar bırakmadığını net bir şekilde söyleyebilirim. Normalde yok bu kadarı da olmaz diyeceğiniz durumlar öyle güzel aktarılmış ki hiç yadırgamıyorsunuz. Belki de bunun sebebi yazarın yaptığı güçlü psikolojik analizler, fark etmeden empati yapmanızı ve karakteri anlamanızı sağlıyor.
Hikayeye, Rasim’le başlıyoruz. Ancak çok geçmeden Rasim’in dışarıdan bir göz olduğunu anlıyoruz. Esas kahramanlarımız Raif Efendi ile romana ismini de veren kürk Mantolu Madonna benzetmesiyle Maria Puder.
İlk olarak Rasim’in bize rehberlik etmesi bize ön yargının ne kadar boş bir duygu olduğunu, bir insanı tanımadan ve tanıdıktan sonra o insan hakkında ne kadar farklı düşüncelere sahip olabileceğimizi görmemiz için olabilir. Eğer Rasim, Raif Efendiyi merak edip onu tanımaya çalışmasaydı belkide hayatını değiştirecek nitelikteki, Raif efendinin kendi hayatını anlattığı hikayeyi hiç okuyamayacaktı.
Ana karaktere geldiğimizde karakterimizin hayatımızı ne kadar etkilediğini acı bir şekilde görüyoruz. Raif Efendi deki kabullenmişlik duygusu onu hayata karşı seyirci bırakmaktan başka bir şey yapmıyor aslında. Aşkının esiri olmuş ancak onun peşinden gitme cesareti bulamamış bir adam ve tek bir kişiye adanmış rutin içerisinde geçen bir ömür. En yakınlarının bile fark edemediği durgunluk, bezginlik, yaşadıklarını dile getirememişliğin üzerine bir de yaşanmamışlıkların ağırlığı işte hepsi bir hayatta toplanmış.
Kesinlikle akılda yer eden uçup gitmeyen hikayelerden olduğunu söylüyor ve hemen kütüphanenizde yerini almalı diye ekliyorum.
Keyifli okumalar :)