top of page

Doğa Harikası, Kültür Şehri: Trabzon

15.09.2016 | Gonca Kaya

Karadeniz bölgesinin Samsun’dan sonra ikinci büyük ili olan Trabzon; karadeniz sahili ve Zigana Dağları arasında yer almaktadır.

Biraz geçmişe gidip tarihine bakacak olursak; Trabzon isminin nereden geldiğiyle ilgili çeşitli söylemler var; bunlardan bir tanesi Evliya Çelebi’nin söylemidir. Evliya Çelebi’ye göre Trabzon’un kurucusu şen bir kadın olduğundan bu şehre neşeli kadın anlamına gelen “Tarb-zen” denilmiş, ya da havası ve suyunun güzelliğinden dolayı “Tarb-ı efzun” denilmiş. Bir diğer söylem ise şehre gelen Köroğlu’nun, gücünü göstermek için sikkenin tuğrasını parmağı ile bozduğu için kendisine Tuğra Bozan denildiğinden şehrin adının da ondan kaldığını ve şehre gitgide Trabzon denilmesinden ibaret. Şehrin isminin kökeninin Yunanlardan da geldiği de söylenmekte. Ortada bir hikaye olduğu kesin, hangisi hoşunuza gittiyse ya da inandırıcı geldiyse ona inanbilirsiniz. Araştımacı ruhlular veya bilenler beni de bu konuda aydınlatabilirler tabi :)

Sümela Manastırı

Bir çok imparatorluğu bünyesinde barındıran Trabzon dolayısıyla hepsinden izler taşıyan 4000 yıllık bir şehir ve gezilecek keşfedilecek birçok yeri var. Hem nefes almak, hem kültürlenmek hem de biraz yorulmanız için bir dolu tavsiyem olacak. Şimdiden keyifli okumalar :)

1.Sümela Manastırı

Trabzon’un simgesi haline gelen dağların arasında inşa edilmiş, müthiş bir görsele sahip Sümela Manastırı veya başka bir değişle Meryem Ana ilk ziyaret edilmesi gereken yerlerden.

Sümela Bizans İmparatorluğu zamanında te 300 lü yılların sonunda Atina’dan gelen Barnabas ve Sophronios isimli iki rahip tarafından kurulduğu düşünülmektedir. Tabi bu kuruluşunda bir hikayesi varmış: iki keşiş aynı rüyayı görmüşler; rüyalarında, İsa’nın öğrencilerinden Aziz Luka’nın yaptığı üç Panagia ikonundan, Meryem'in bebek İsa’yı kollarında tuttuğu ikonun bulunduğu yer olarak Sümela'nın yerini görmüşler. Bunun üzerine birbirlerinden habersiz olarak deniz yoluyla Trabzon'a gelmiş, orada karşılaşıp gördükleri rüyaları birbirlerine anlatmış ve kilisenin temelini atmışlardır (wikipedia.com, 2016).

Gelelim gezecekleri ilgilendirecek konulara Sümela’ya ulaşmak için arabanızla belli bir yere gidiyorsunuz ancak sonrasında yaya olarak devam etmeniz gereken tabi ki yokuş yukarı 10-15 dakikalık bir yol var.  Sümela ana kaya kilisesi, birkaç şapel, mutfak, öğrenci odaları, misafirhane, kütüphane ile kutsal ayazmadan oluşmaktadır. Yapıyı güzelleştiren fresklerinde etkisini atlamamak lazım.

Müzenin açılış kapanış saatleri ve giriş ücreti için http://www.muze.gov.tr/tr/muzeler/sumela-manastiri linke tıklayabilirsiniz.

Sümela Manastırı

2. Hamsiköy

Öncelikle Hamsiköy’ün isminin hamsi balığından gelmediğini söyleyeyim. Gelseydi de çok yadırgamazdım sonuç olarak hamsinin memleketinde gezmekteyiz. 5 köy anlamına gelen Hamseköy gerçektende 5 köye ev sahibeliği yapmaktadır ve zamanla Hamsiköy ismini almıştır.

Bizim Hamsiköy sütlacıyla meşhur. Yolunuz düştüyse mutlaka burada sütlaç yiyin hatta biz sütlaç yemek için yolumuzu Hamsiköy’e düşürmüştük. Nerde yiyelim derseniz çok aramayın direkt Osman Usta’nın Sütlaç Yeri’ne yönelin derim.

3. Zigana

Hamsiköy’ü ilersin de yer alan Zigana’da et yemenizi de şiddetle tavsiye ediyoruz efenim. Zigana’ya kadar gelmişken Zigana’nın ilersinde Gümüşhane Torul’da yer alan tam bir doğa mucizesi olan Karaca Mağarasına devam etmelisiniz. Dolomitik kireçtaşları içerisinde gelişen karsitik oluşumlarıyla ön plana çıkan Karaca mağarası 1996 yılında açılmıştır. Mağara’nın oluşumu hala devam etmektedir. 1 cm lik dikit ve sarkıtın tam 12 yılda oluştuğu düşünülecek olursa karşımızda aynı zamanda tarih yer almakta. İçerdeki yüksek oksijenden de bahsetmeden geçmeyeyim, dikkat edin çarpmasın.

Karaca’nın az bilinen bir hikayesi de var. Karaca mağarasının broşüründen okuduğum hikayeyi paylaşıyorum: Ailelerinin birlikte olmalarına müsade etmediği iki genç biri Hristiyan diğeri Müslüman... En güçlü duygularda olan aşk Rum güzelyle, garip çobanı bu mağarada buluşturmuş. Aileleri onları kabul edene kadar keşfettikleri bu güzel mekanı kimseye söylememişler ancak aileleride hiç bir zaman onları kabul etmemiş. Bunun üzerine kavuşamayan iki genç, bütün sevgililer için kendilerini feda etmişler. Bu olayın tek tanığının sahibini çok seven çoban köpeği olduğu söylenmektedir.

Mağara keşfedildikten sonra dillere destan olmuş bu kara sevdaya hürmeten “Karaca” adını aldığı söylenmekte. Akan su damlalarının da sırt sırta vermiş iki aşığın üzerini kireçle kaplanmasına sebep olduğu ve öylece kaldıkları söylenmekte...

Son olarak Gümüşhane’ye gitmişken Gümühane’nin meşhur pestil ve kömesinden satın alabilirsiniz.

Karaca Mağarası

4. Trabzon Merkez

Akıllara İstiklal Caddesini getiren Uzun Sokak gezilecek yerlerden. Trabzon merkezdeki yeme içme yerlerinden biraz bahsedeyim zira ilgi alanıma hitab ediyor. Tarihi Kalkanoğlu Pilavı 1856’dan beridir aynı yerde hizmet veren ve bir pilav ne kadar farklı ve lezzetli olabilir sorularının cevaplarını rahatlıkla alabileceğiniz bir yer. Yalnız belirteyim plavınızı gram hesabı sipariş ediyorsunuz. Pilavın yanında arzuya göre kavurma ve kurufasulye alabilirsiniz. Hoşafıda ihmal etmeyin. Aklınızda bulunsun pilav biterse meşhur pilavı tadamadan dönebilirsiniz, bunun için planınızı ona göre yapın derim. Yani akşam 5’ten önce gidin mutlaka.

Beton Helva ve Nejla’nın Laz böreği de es geçilmemesi gereken lezzetlerden. Gezinizi bizim gibi abartmadan bu güzel lezzetlerle renklendirin derim.

5. Ayasofya Müzesi

Trabzon İmparatorluğu zamanında yaptırılan Ayasofya kilisesinin adı “Kutsal Bilgelik” anlamına gelmektedir. Trabzon’nun merkezinde bulunan müze görsel açıdan oldukça zengin. Vaktiniz olursa en çok ziyaret edilen yerlenden olan Ayasofya müzesine mutlaka uğrayın derim. Ayrıca Ayasofya Müze Çay Bahçesinin Trabzona özgü lezzetlerden kuymaklı, kayganalı serpme kahvaltısıda oldukça meşhurmuş. Programınıza kahvaltıyı da dahil edebilirsiniz.

6. Atatürk Köşkü

Atatürk köşkü mutlaka ama mutlaka görülmeli!  Trabzon’a hakim Soğuksu sırtlarında, çam ormanları içinde yer alan köşk, 1980 yılında yazlık olarak yaptırılmıştır. Avrupa ve Batı Rönesans mimarisinin etkilerini taşıyan binada büyük ve gösterişli Avrupa simgeleri kullanılmıştır (kulturvarliklari.gov.tr, 2016). Duvarları Atatürk’ün resimleriyle donatılmış köşkü ziyaret kesinlikle atlanmamalı. Dilerseniz geniş ve ferah bahçesinde bulunan cafede çayınızı veya kahvenizide yudumlayarak hoşça vakit geçirebilirsiniz.

Atatürk Köşkü

7.Trabzon Kalesi

Trabzon merkezde yer alan kale, şehrin en yüksek bölümünde yer almaktadır. (şehir merkezinin) Eski anıtlardan toplanmış taşlardan yapılmıştır. Yukarı hisar, aşağı ve orta hisar şeklinde ki yapısıyla, deniz seviyesinden şehrin en büyük tepelerine kadar kale devam etmektedir. Aklınızda bulunsun Trabzon kalesi haftaiçi saat 17’ye kadar açık ve kaleyi gezmek için herhangi bir ücret ödemiyorsunuz.

Trabzon Kalesi

8. Boztepe

Trabzon merkezi gezerken gidilmesi gereken bir diğer güzel yerlerden olan Boztepe yoğun gezi programının ardından dinlenmek için ideal bir yer. Hem Karadeniz hem de Trabzon manzarasına nazır, semaver de çay keyfi de dinlenirken size eşlik edebilir. Özellikle gün batımını seyretmek çok keyifli oluyor belirteyim.

Boztepe

9. Çal Mağarası

Düzköy İlçesi’nin 5km  güneybatısında  denizden 1050m yüksekte Çal köy Beldesi içerisinde yer almaktadır. Doğanın mucizelerinden olan Çal mağarasına gitmeden biraz araştırma yaptığımda 2000 yılında açılan bu mağaranın Dünya’nın en uzun ikinci mağarası olduğunu öğrendim. Mağaranın içi oldukça serin, ona göre giyinmenizii tavsiye ederim. Mağara belli bir yerden sonra 2 yola ayrılıyor, bir tarafta mağaranın içinden geçen ve 150 metre yürüyerek ulaşabileceğiniz derenin kaynağı olan baca bölümü bulunuyor. Diğer tarafın ulaşılabilen uzunluğu 400m.

Bol oksijenli mağaradaki parkuru gezdikten gidilebilcek en uç noktya gittikten sonra mağaranın güzel kafesşnde dinlenebilirsiniz. Çal mağarası Karaca Mağarasının daha büyüğü ve aynı zamanda daha genci olduğunu söyleyebilirim. Mağara hakkında daha ayrıntılı bilgi için http://www.trabzonkulturturizm.gov.tr/TR,57786/tarihce.html linkine göz atabilirsiniz.

10. Sera Gölü

Akçabat sınırlarında yer almakta, göl heyelan ve aşırı yağış sonucunda oluşmuştur. Vaktiniz olursa uğramanızı tavsiye ederim. Tabi Akçabat’a gelmişken meşhur Akçabat köftesinden yemeden de dönmeyin. Cemil Usta, Nihat Usta ve daha birçok seçeneğiniz var, tercih sizin :)

11. Uzungöl

Trabzon’un Çaykara ilçesinde yer alan Uzungöl tartışmasız en turistik yerlerden, konaklayabileceğiniz, yemeğinizi yiyebileceğiniz ve hediyelik eşya satın alıp hoşça vakit geçirebileceğiniz birçok mekanı bünyesinde barındırıyor. Her gittiğimizde Uzungöle gideriz, genellikle göl kenarındaki mekanlarda vakit geçiririz. Bu defa birde tepeden görelim, manzaranın keyfini çıkartalık aynı zamanda güzel bir kahvaltı yapalım dedik. Bayağı bir tepede olan Galo Omad Cafe & Kahvaltı Evi’nin yolunu tuttuk. Kahvaltımız biraz geç geldi ama beklerken ki manzara insanı sinirlenmekten alıkoyuyor. Kahvaltıda beklediğimize deyince pek ses çıkarmadık. Uzungölü tepeden seyretmek, insanda tabloya bakıyormuş hissi uyandırıyor. Mutlaka gidin derim!

Uzungöl’e gelmişken biz Rize’ye devam ettik. Eğer Rize’yi gezme planınız varsa sizde bizim gibi bir rota izleyebilirsiniz.

Uzungöl

12. Yaylalar

Trabzon’da birçok yayla var. Şenlik zamanına denk gelirseniz keyifli zaman geçirebilirsiniz. Hıdırnebi Yaylası, Çatma Obası, Düzköy Yaylası, Kadırga Yaylası, Çaykara Sultan Murat Yaylası, Vakfıkebir yaylaları benim duyduklarım.

Aynı zamanda memleketim olan Trabzon’da şuana kadar gezdiğim bütün yerlerden bahsettim sanırım. Eminim ki daha birçok yer vardır. Gezmek, nefes almak ve doğaya karışmak için mutlaka ziyaret edin derim.

 

Keyifli okumalar :)

bottom of page