top of page

Sonbaharda İzmir Turu
05.12.2016 | Hande Samancı

Durdurak bilmeden Selçuk, Efes ve Şirince turumuzu tamamladıktan sonra rotamızı İzmir'e çevirdik. Şelçuk'tan arabayla çıktık yola bir, bir bucuk saatte azıcık kaybolarak (navigasyon ve birazda İzmirlilerin yol tariflerinin azizliğine uğrayarak ) Konak'ta bulunan otelimize kavuştuk. Otelimiz biraz esnaf yerinde olsada gayet merkezi bir yerdeydi ve gayet temizdi. Alsancak'a arabayla 10 dakika uzaklığında konumu olan Antikhan Otel'de kaldık. İzmir'de park sıkıntısı yaşandığı için ve şehri daha çok yürüyerek keşfetmek istediğimiz için kiraladığımız arabayı İzmir merkezde teslim ettik. Aklınızda bulunsun Enterprise Rent a Car müşterisine böyle bir imkan sunuyor.

İzmir'e geliş saatimiz biraz geç olduğundan geldiğimiz ilk gün sadece Alsancak'a gittik. Alsancak'ın diğer yerlere göre akşam daha hareketli olduğunu söyleyebilirim. Kordon sahili boyunca bir çok kafe, restoran ve pub bulunmakta. Kıbrıs Şehitleri Caddesi üzerinde illaki seveceğiniz ve hoşunuza gidecek bir mekan bulmak mümkün. Biz Sardunya Kafe'yi tercih ettik. Garsonların gayet samimi ve çalan müziklerinde gayet iyi olduğunu söyleyebilirim. Bir şeyler içeyim yanında da atıştırayım diyorsanız tercih edebilirsiniz.

İzmir'deki ikinci günümüz daha hareketli ve bol bol yürüyüşlü geçti. Güne İzmir’in meşhur Boyozlarından tadarak başladık. Alsancakta bulunan Dostlar Fırını çeşit çeşit Boyozların tadına bakmak için en iyi mekan. Biz sade, tahinli ve pırasalı olanlardan denedik. Her damak tadına uygun çeşitte Boyoz bulmanız mümkün, çok fazla müşteri olduğu içinde fırın sürekli sıcak yani istediğiniz boyozu sıcak sıcak alıp, afiyetle yiyebilirsiniz. 

Selçuk ve Efes'te olduğu kadar burada da ziyaret edebileceğiniz bir çok müze bulunmakta. Biz Atatürk Müzesi ve İzmir Arkeoloji Müzesi'ne gidebildik. İkisi de Kordon sahil boyunca bulunmakta ama tam tersi lokasyondalar. Atatürk Müzesi'ni ziyaret ettikten sonra Kordon boyu güzel ılık ve güneşli havada yürümeyi tercih edip İzmir Arkeoloji Müzesine ulaşabilirsiniz. Yaklaşık yarım saate yürünebilir. Ya da 10 numaralı otobüse binip yakın bir yerde inebilirsiniz. Bizim müze kartımız olduğu için bir ücret ödemen girdik. Ama giriş fiyatlarını merak ederseniz Arkeoloji Müzesi için 10 TL ödemelisiniz, Atatürk Müzesini ise ücretsiz ziyaret edebilirsiniz. Sabah saat 8:00’de açılan müzeleri yazın 19:00, kışın ise 17:00'ye kadar ziyaret edebilmeniz mümkün. Ayrıca Etnografya Müzesi, İzmir Arkeoloji Müzesinin hemen yanında bulunuyor. Türklerin günlük hayatı, örf ve adetleri ile ilgili eserlerin yer aldığı Etnografya Müzesinin mutlaka ziyaret etmelisiniz. Sonrasında ise meşhur saat kulesinin bulunduğu Konak meydanına geçmemiz 5 - 6 dakikamızı alıyor.

Kasımda gitmemize rağmen hava oldukça güzel ve güneşli olduğundan her yer cıvıl cıvıldı doğal olarak. Saat kulesinin de orası haliyle baya kalabalıktı. Ek bilgi olarak Saat Kulesi 1901 yılında II. Abdülhamit'in tahta çıkışının 25. yılında yaptırılmış. Saat kulesinin hemen ilerisinde ise Kütahya işi çinileriyle dikkat çeken Konak Cami bulunmakta.

Aynı günün devamında rotanızı İzmir'in ara sokaklarına çevirip 20 dakika yürüyerek Tarihi Asansöre gidebilirsiniz. İki mahalle arasında yükseklik farkı olduğu ve merdivenle çıkılması baya zor olduğundan 1907 yılında bir hayırsever tarafından yaptırılmış. Ve daha sonrasında da 1992 yılında restore edilerek İzmir halkının kullanımına tekrar kazandırılmış. Tarihi Asansörle yukarı çıkıp deniz manzarası eşlinde kahvenizi yudumlayabilirsiniz. Akşamın da ise Konak tarafına gidip eğlenebileceğiniz mekanları keşfedebilirsiniz. Biz Alsancak sokakta yer alan Vecihi ve Tren mekanlarının ikisine de gittik. Vehici biraz daha eski dönem şarkılarıyla Tren ise Dj performansıyla eğlenceli bir akşam geçirmemizi sağladı. İki mekanında kendine ait bir konsepti olduğunu söyleyebilirim.

Son günümüzü ise daha sakin geçirmeyi planladık ama insan her yeri gezmek istiyor işin doğrusu. Öncelikle Alsancak'tan Karşıyaka'ya vapur ile geçip, Karşıyaka çarşısını gezdik. Amaç çarşı gezmekten çok bir Karşıyka havası almaktı. 1- 2 saat dolaşıp geri döndük ve soluğu Kumrucu Şevki’de aldık. Nasıl güzel birşeydir bu kumru diye kumruya övgüler yağdırarak, afiyetle kumrularımızı yedik.

 

Kalan zamanımızı da  Kemeraltı Çarsına ve Kızlarağası Hanına giderek değerlendik. Kemeraltı çarşısı Anafartalar Caddesi üzerinde yer almakta ve çok geniş bir alanı kaplıyor. Kalabalık ve hareketli olan Kemeraltı Çarşısında hemen hemen herşeyi bulmanız mümkün. Buradan da çarşıya yakın yine yürüyerek geçebileceğiniz Kızlarağası Hanına geçip kumda kahveyi deneyebilirsiniz. Han 1774 yaptırılmış ve kullanıma açılmış. Osmanlı mimarisinin hakim olduğu bu hanın içerisinde çeşitli hediyelik eşyayı bulmanız mümkün. Gezintimizi tamamladıktan ve epeyce yorulduktan sonra toparlanıp havaalanının yolu tutuyoruz. Havaalanına ulaşım izban sayesinde gayet kolay oldu. Konak'tan önce metroya binip İzban’a aktarma yaptığınız zaman yaklaşık 40 dakikada havaalanına ulaşabilirsiniz.

Eğer sizde bir çılgınlık yapıp Kasımda İzmir'e gitmek isterseniz genel olarak havanın güzel olduğunu ve ince mevsimlik şeyler giyerek dolaşabileceğinizi, mutlaka ulaşım ve izban kullanmak için İzmirim kartının gerekli olduğunu, yer yön bulmak için insanlardan çok haritalara güvenmeniz gerektiğini unutmadan güzel bir sonbahar gezisi yapabilirsiniz.

İyi gezmeler:)

Bizce İlginizi Çekebilir...

bottom of page