top of page

Rengarenk Bir Şehir: Amsterdam
05.10.16 | Gonca Kaya
Fotoğraflar : Raziye Tugan, Saygın Karakuş, Gonca Kaya 

Bir çok kültürü içinde barındıran, özgürlüklerin şehri adlandırılmasını sonuna kadar hak eden Hollanda’nın başkenti Amsterdam, eminim ki gezmeyi seven herkesin merak ettiği, gitmek istediği ve gidilecek yerler listesinde olan bir şehirdir.

Şehir ismini, hemen yanı başında kurulduğu Amstel nehrinden almıştır. İstanbul’u düşünürsek eğer Amsterdam'ın çok kalabalık bir nüfusa sahip olduğunu söyleyemem ancak her daim canlı, yaşayan bir şehir olduğunu söyleyebilirim. Şehre ayak bastığınız ilk andan itibaren sizin gibi birçok turistin olduğunu fark edebiliyorsunuz. Şahsen ben turist olmanın en keyifli olduğu yerlerden birisi olduğunu düşünüyorum.

Amsterdam’a ulaşımdan biraz bahsedecek olursak hava alanından direkt olarak trenle Amsterdam’ın merkezine ulaşabiliyorsunuz. Biletinizi sarı makinelerden veya gişelerden alabilirsiniz. Eğer uzun kalacaksanız 7.50€ ya ov-chipkaart alabilirsiniz. Bu kart İstanbul kart gibi para yükleyip her türlü ulaşım aracında kullanabiliyorsunuz. Yalnız kartı hem girişlerde hem de çıkışlarda okutmanız gerekiyor. Aksi takdirde en uzun mesafe tutarı kesiliyor kartınızdan. Birde kartlar tek kişilik. Uzun kalmayacaksanız I Amsterdam kartı sizin için çok daha uygun olur. 1,2 ve 3 günlük seçenekleri var. Bu kart sayesinde birçok müzeye ücretsiz girebiliyorsunuz, ücretsiz kanal turu yapabiliyorsunuz, bütün ulaşım araçlarından ücretsiz faydalanabiliyorsunuz ve birde bazı restoran ve cafelerde belirli miktardaki indirimlerden faydalanabiliyorsunuz. Detaylı bilgi için linkini vereceğim siteyi ziyaret edebilirsiniz. https://www.iamsterdam.com/en/i-am/i-amsterdam-city-card

Ben yürümeyi seviyorum ve zamanımda bol derseniz eğer Amsterdam merkezini gezerken pekte ulaşım araçlarını kullanmanıza gerek yok. Elinize Amsterdam Centraal’den ücretsiz olarak alabileceğiniz şehir haritasıyla Amsterdam’ı yürüyerek veya bisiklet kiralayarak gayet güzel gezebilirsiniz. Buraya ayrıca eklemeliyim ki Amsterdam bisikletle çok rahat bir şekilde, ezilme tehlikesi geçirmeden gezebileceğiniz bir şehir zaten bisikletli sayısını görünce emin olun sizde onlara katılmak isteyeceksiniz. Yürümek ve bisikleti tercih etmiyorsanız veya zamanınız kısıtlıysa Google Maps uygulamasını da kullanabilirsiniz. Toplu taşıma yönlendirmelerinin çok iyi olduğunu duydum. 

Herkesin gezmek eyleminden çıkarımları farklı olabilir. Benim de size çoğu gezi sitesinde de tavsiye olarak karşınıza çıkan, görmelisiniz, bakın burada fotoğraf çekilmeyeni dövüyorlarmış diyebileceğim belirli başlı yerler var :) Onları listeleyeceğim. Ancak nereye ne kadar zaman ayırarak gezeceğiniz tamamen size kalmış.

Amsterdam Centraal

Amsterdam Centraal gördüğüm diğer istasyonlardan farklı olarak görkemli bir mimariye sahip ilk fotoğrafınızı burada çekilebilirsiniz.

Dam Meydanı

Centraal den yürüyerek 10 dakikada ulaşabileceğiniz mesafede yer alan Amsterdam’ın meşhur meydanı. Turistik her şehirde olduğu gibi Dam Meydanı da oldukça hareketli sokak sanatçıları, müzisyenleri, değişik kostümler giyinmiş onlarla fotoğraf çekinmenizi bekleyen korsan kılığındaki ya da katil kılığındakiler olsun hepsi meydana ayrı bir renk katmakta. Siz de onlara katılıp bu canlılığın bir parçası olabilirsiniz hatta belki sizi tanımayan birisini fotoğrafında gülümseyen bir renk olursunuz. Dam Meydanının çevresinde birçok önemli yapı yer almaktadır. Koninklijk Paleis (Kraliyet Sarayı), Nieuwe Kerk, Ulusal Anıt, eminim herkesin Hollanda’ya geldiğinde gidilecek yerler listesinde olan Madame Tussauds Müzesi ve şehrin ünlü caddelerinden Damrak Caddesi, Kalverstraat bu bölgede yer almaktadır.

Rembrandtplein

Benim Amsterdam’da en sevdiğim meydan burasıydı sanırım. Meydanın tam ortasında ressam Rembrandt’ın heykeli yer almaktadır. Meydan cafe, restoran ve eğlence mekanlarıyla çevrilmiş ve yerlisiyle, turistiyle oldukça hareketli bir yer olduğunu söyleyebilirim.

Yabancı bir şehre gittiyseniz o şehir hakkında bilgi sahibi olmak için gidilecek başlıca yerler nereler derseniz müzeler derim.

Müzeler:

Madame Tussaunds

Dam meydanında yer alan bal mumu müzesine gidip keyifli vakit geçirebilirsiniz. Aklınızda bulunsun online biletler daha uygun :)

Rijkmuseum

Centraal den ve Dam meydanından yürümeye kalkarsanız biraz uzun sürebilecek bir mesafede olan Hollanda’nın en ünlü müzesi olan Rijkmuseum’a dilerseniz tramvayla da (Rijksmuseum 2, 5) ulaşabilirsiniz.  Aralarında Rembrandt, Steen, Hals, Vermeer ve diğer birçok ünlü ressamın eserlerinin bulunduğu zengin bu müze; 8 bini aşkın sanatsal çalışma, 80 oda size 800 yıllık Hollanda kültür ve tarihi hakkında bilgi vermektedir. Bir de aklınızda bulunsun her gün 09.00 ile 17.00 saatlerinde açık olan müzeye girişler ücretli.

Van Gogh Museum

Rijkmuseum’a yürüme mesafesinde olan Van Gogh Müzesi Amsterdam’ın en çok ilgi gören müzelerinden birisidir. 4 katlı olan müzede Van Gogh’un hemen hemen bütün eserleri sergilenmektedir. Bunun dışında başka sanatçıların eserleri de sergilenmektedir. Sanatsever birisiyseniz bir solukta gezebileceğiniz bir yer.

Diamond Museum Amsterdam

 

Hemen  Rijksmuseum'un yanı başındaki Diamond Museum Amsterdam müzesini gezmek sizin için farklı bir deneyim olabilir.

Madame Tussaunds, Rijkmuseum, Van Gogh Museum, Diamond Museum Amsterdam'a ek olarak vaktiniz varsa bu müzelere yürüme mesafesinde ki Heineken Experience'de uğramanız tavsiye olunur.

I Amsterdam Letters

Fotoğraf çekilmeyeni dövüyorlar dediğim yer. Sizde çekilmelisiniz. :) Rijkmuseum’un çok yakının da bulunduğunu da buraya ekleyeyim.

Red Light District

Eee özgürlükler şehri Amsterdam’a kadar gelmişsiniz. Gelmişken meşhur Kırmızı Fener Mahallesini de gezmeden olmaz bence. Dam meydanına da oldukça yakın olan cadde tedirgin olmadan gidebileceğiniz bir yer. Burası Amsterdam'daki en güvenli cadde diyebilirim. Çok fazla güvenlik önlemi olduğunu okumuştum. Keza cadde oldukça kalabalık ve renkli.  

Red Light District’de birçok seks shop, randevu evi, gay bar, özel sinema, tiyatro ve çeşitli türlerde müzeler bulunmaktadır. Şaşırtıcıdır ki aynı cadde de kilisede yer almaktadır. Gerçi Hollanda’da eskiden kilise olarak kullanılan gece klüpleri de mevcut. Ne de olsa özgürlükler ülkesi. Caddenin tarihine değinecek olursak 1270'li yıllara kadar uzanan bir tarihi var. Eskiden denizcilerin uğradığı yerlerde çok fazla fuhuş oluyormuş. Red Light bölgesi de fuhuşun yoğun olduğu bir bölgeymiş. Zaman içinde çeşitli kısıtlamalar yapılsa da önünü alamamışlar ve Red Light District bugün ki halini almış. 

Red Light District'e gidecekseniz ki bir turist klasiğidir, aklınızda bulunması için söyleyelim. Camekanların arkasındaki kadın seks işçilerinin fotoğraflarını çekmek kesinlikle yasak. Caddenin fotoğrafını çekebilirsiniz. Bir de bunun yanında uyuşturucu satan birileri yanınıza yanaşıp, satış yapmaya çalışabilir. Almamanız tavsiye olunur. Hollanda'da uyuşturucu ne kadar yasal olsa da coffee shoplar dışında bir yerden ya da birisinden almayınız. 

 

Son olarak; camların arkasında dans eden kadınlar zamanla şehrin simgelerinden birisi haline gelmişler. Girdiğiniz her hediyelik eşya satan dükkânda Red Light’li magnetler ve daha birçok Red Light temasında ki ürünlerden bulabilirsiniz. 

Vondelpark

Van Gogh Müzesinin hemen yakınında ki Vondelpark’a da bir uğramanız tavsiye olunur. Park oldukça geniş bir alana sahip, keyif yapmak için birebir.

Bloemenmarkt (Amsterdam Çiçek Pazarı)

Dam meydanının çok yakınında ki gözünüzü gönlünüzü açacak çiçek pazarına da biraz vakit ayırabilirsiniz. Tezgahlar aslında sabitlenmiş teknelerden oluşuyor bu özellikleriyle dünyanın tek yüzen çiçek pazarı olma özelliğine de sahipler. Çiçek dışında tohum ve hediyelik eşyada satılmaktadır.

Coffee Shoplar

Hemen hemen her adımda bir tane coffeeshop a rastlamanız mümkün, öncelikle korkunç, girilmemesi gereken yerler değiller. İçeriye girip sadece biranızı da içebilirsiniz veya otta içebilirsiniz. Sonuç olarak Hollanda’da yasal olan bir şey.

Yeme içmeye dair şiddetle tavsiye edebileceğim Hollanda’lılara özgü bir şey yok ancak İtalyandan, Türk restoranına kadar her çeşit dünya mutfağından restoranlar var. Yalnız atıştırmalık olarak değişik soslarla birlikte tadabileceğiniz kızarmış patateslerini tavsiye edebilirim.

Hollandalılar yemek konusunda çok iyi olmasalarda yaptıkları kendilerine özgü peynirlerle bu açığı telafi ediyorlar :) Hollanda'ya özgü sayılamayacak kadar çok çeşitte peynir mevcut. Çeşit konusunda biraz kopya vereyim: biberiyeli, kuru üzümlü, incirli, çikolatalı, karamelli , biberli, isli, kayısılı, erikli, kimyonlu. Bunlar sadece benim aklıma gelenler.


Sonuç olarak bu peynirler tadımlık ve tam da stoklayıp eve götürmelikler. Benim favorim süper marketlerde de kolaylıkla bulabileceğiniz. Kimyonlu Gauda peyniriydi. 

Amsterdam Public Library (Amsterdam Halk Kütüphanesi)

Eşsiz Amsterdam manzarasını size ücretsiz olarak sunan halk kütüphanesi herkese açık. İçeriye girip kitabınızı manzaraya karşı okuyabilirsiniz. Veya üst katta Hollanda’da oldukça meşhur olan her damak tadına hitap edebilecek çeşitliliğe sahip La Place’de yemeğinizi yiyebilirsiniz.

Zaanse Schans

Vaktiniz varsa Zaanse Schans'da ki Yel Değirmenlerini de görmeye gitmenizi tavsiye ederim. Amsterdam'dan kolaylıkla ulaşabileceğiniz bir mesafede yer alan yel değirmenleri enerji üretmek için değil, Hollanda'ın sular altında kalmamak adına verdiği savaşın sessiz kahramanlarıymışlar. Ülkenin yarısından fazlasının deniz seviyesinin altında olduğu düşünülürse haklı bir savaş gibi görünüyor. 

Amsterdam diğer şehirlerden farklı olarak sizi hiç sıkmayacak bir şehir, yapılacak çok şey, gezilecek çok fazla yer var. Gezinizi güzel planlamanızı ve bizzat havanın çok soğuk olmayacağı bir zamanda yapmanızı tavsiye ederim.

 

Keyifli okumalar ve gezmeler :)

Bizce İlginizi Çekebilir...

bottom of page